röportaj
OĞULCAN SÜRMELİ
Otoritenin var olabilmesi için karşısına bir düşman gerek. Otoriteye kızarak onun ekmeğine yağ sürmüş olurum. Onun yerine içine sızmanın yollarını arıyorum..
Otorite ve toplum kurallarına bir nevi alerjin olduğunu söyleyebiliriz. Varlığındaki yükü kendini nasıl ifade ediyor?
Ha ha! Olabilir. Otoritenin var olabilmesi için karşısına bir düşman gerek. Otoriteye kızarak onun ekmeğine yağ sürmüş olurum. Onun yerine içine sızmanın yollarını arıyorum.
Küçük yaşta dikkat eksikliği tanısı konmuş, geleneksel bir hayat yolu izlemeni engelleyen bu “bozukluğu” nasıl süper gücüne dönüştürdün?
İlkokulda bir hocam, annemi çağırıp, “Bu çocukta dikkat eksikliği var, ben dersi anlatırken o uçan bir sineği takip ediyor,” demiş. Aslına baktığında uçan bir sineği gözümle takip edebiliyorsam dikkat eksikliğim olamaz bence ☺ Annem de beni psikiyatrlara götürüyor, farklı ilaç tedavileri uygulanıyor, ilaçların etkilerini farkındalıkla takip etmeye çalışıyorum ancak derslere odaklanma sonucu alınamıyor. Lisede şunun farkına vardım, ben aslında ilgimi çekmeyen konulara odaklanamıyor ve verim alamıyorum. Oysaki ilgimi çeken konulara gayet odaklanıp iyi sonuçlar alabiliyordum. O ‘’bozukluğun’’ aslında başkalarının arzularını yerine getirmek olduğunu görünce saldım.
İnsanın tanrısal yansımasından meydana gelen anlam kayıpları merceğinin merkezinde.
Tarım dönemiyle başlayan doğaya (tanrı) tahakküm etme arzusu var. Tabii ki bu tek başına değil. Evrim sürecindeki oral dönem denilen bir süreç bunu çok hızlandırmış olabilir. (iğrenme)
“Şey ile “Özü” arasındaki ilişkiyi tanımlar mısın?
Şeyleri gündelik yaşamdaki çıkarlarımıza göre manipüle edebiliyoruz ancak bu, özünü değiştirmez.
Yaratım prosesini nasıl hayal etmeliyiz?
Bir şeyler oluyor ve benim kafamda o olguyla ilgili soru işaretleri oluşuyor. Bu soru işaretlerinin altında bir dinamik var. İlk önce bu dinamik gözümde betimleniyor. O imgeyi hazırlarken süreç esnasında oluşan problemleri bu imgeye dahil ediyorum. Neye benzeyeceği ikinci planda kalıyor. İlk süreç tamamlandıktan sonra ortaya çıkan ‘’şey’’ detayları ile o soru işaretlerine birçok yanıt veriyor. Bu yanıtlar genelde pek ponçik değildir, bu benim yapabileceğim bir şey değil. Son aşamada çalışmaya isim veririken güneş ve ay arasında bir denge ararım.
Misyoner olsan neyin öğretisini yayardın?
Aynı anda iki işi nasıl yaparsınız?
Kendini dengede tutmak için ne yapıyorsun? Ya da dengesizliğine izin verip ondan besleniyor musun?
Dengesizliğime izin vermiyorum. Dengesizsem tutarsızımdır. Eğer tutarsızsam fanatiğimdir. Bir konuda fanatiksem orada bir sorun vardır.
Kendini dengede tutmak için ne yapıyorsun? Ya da dengesizliğine izin verip ondan besleniyor musun?
Dengesizliğime izin vermiyorum. Dengesizsem tutarsızımdır. Eğer tutarsızsam fanatiğimdir. Bir konuda fanatiksem orada bir sorun vardır.
Hayatını tanımlayacak bir manşet olsa ne olurdu?
Excuse me darling' I didn't come for no drama.
Usanmadan dinlediğin bir şarkı var mı?
Tek bir şarkısını söyleyemem ama Ceza’yı her gün bıkmadan dinliyorum.
Kendinle ilişkini nasıl tanımlarsın?
Absürt ve kara mizahlı.
Kendini iyi hissetmek istedigĭ nde sığındığın güzel bir anın var mı?
Şu anda kendimi iyi hissetmiyorsam ve geçmişi hatırlayarak sığınacak bir yer (anı) ararsam daha çok üzülürüm.
Limanını buldun mu, dış dünyada ya da iç dünyanda?
Dış dünyamda limanım yok, gemimden çok memnunum. İç dünyamda ise dalga ve fırtınanın olduğu bir yerde bir liman var; işte orası. Oraya vardığımda her şey durulmaya başlıyor.
Hangi korkunla son dönemlerde fazlasıyla debelendin?
Sosyal medya
Başka bir gerçeklikte ne yapardın?
İstihbarat ajanı olmak isterdim. Ninja da olabilir.
Bir kanalın olsa adı ne olurdu?
YERSE TV olurdu. Şöyle ki TV pek sevmiyorum, bu durum çocukluğumdan beri böyledir. Suni ve yanlış bilgiler yağmuruna tutup algı yönetimimizle oynadığına inanırım. Çatır çatır gerçekleri konuşmak çok hoşuma gider. Zaten sanatımla o yapmacıklığı ve manipülasyonu fazlasıyla işliyorum, çünkü beni çok rahatsız ediyor. Bu duruma karşı bir duruş olarak “Yerse” olurdu kanalımın adı.
En son, farkındalığını yükseltecek nasıl bir yansımanla karşılaştın?
Çocukluk anılarımın bugünkü kavramlara ne anlam yüklediğini görmek farkındalığımı etkiliyor.
Bu son sene neleri geride bıraktın?
Hatırlamıyorum. Bıraktıysam bırakmışımdır, geriye dönüp bakmam.
Nasıl bir âşıksın?
Aşk bir kimyasal bir reaksiyondur, bilinmezlik üzerine kuruludur, meraktır; onun detaylarını öğrenmek istersin, bulduğun cevapları benimsersen seversin. Değiştirmek istersen sadece çerçeve arıyorsundur. şık olursam merak ettiklerimin peşinden gitmek için romantiğimdir. Cevaplarımız birbirimizi tamamlıyorsa severim, değilse giderim.
Aşk acısına bir reçeten var mı?
Aşk acısı nedir? şık olduğunu düşündüğün insana artık kavuşamama ya da spesifik olmak gerekirse arzu nesnesine erişememe durumudur. Bu yüzden reçetesi, belki de aşkın tanımını sorgulamaktan başka hiçbir şey değildir.
Eserlerin canlı olsa onlara ne derdin?
Bazen bazı insanları tetikliyor olabilirsin, bu yüzden sakın kendini suçlu hissetme. Eğer tetiklenen birisi varsa onun bu konuyla bir derdi olduğunu gösterir. Onlar da bana der ki: Kardeş sen ne anlatıyorsun?
Engellerle başa çıkma yöntemin nedir?
Strateji yaparım. Olayların dinamikleriyle kafamda satranç oynarım.
Aşka dair kuralların var mı? Varsa nedir?
Baya baya, hiç yok!
Aşk - sanat denklemin nedir?
Tutku
Yalnızlık duygusuyla başa çıkma yöntemin nedir?
Tehlikeli bir durum. İnsan yalnızlık duygusundan kurtulmak için benliğinden vazgeçebiliyor. Ben yalnızlığımı seviyorum. Bazen çok gelebiliyor, o zaman beni olduğum gibi seven insanlara kalbimi açasım geliyor.
Seni ne paralize eder? Üstesinden nasıl gelirsin?
Izdırap yaşamdaki olaylardan değil, onlara yüklediğimiz anlamdan ötürü ortaya çıkar. Önce zor durumdan ileri gelen duyguyu yaşarım. Üzgünsem üzgünümdür, gidermeye çalışmam ve en derinine kadar o duyguyu hissetmeye çalışırım. Daha sonra o anlamı irdelerim. Genelde kolektif bilincin yüklediği bir anlamdır o. Bize ait değildir. Yeniden tanımlarım ancak bu sefer adaptasyon ile.
Farzet ki, bir uzaylıyla karşılaştın, ona bu dünyada var olabilmesi için hangi öneride bulunurdun?
Biz su gezegeninde yaşıyoruz. Eğer bir uzaylı, bu su gezegeninden veri toplamak için geldiyse ancak karadaki maymunların dikkatini çekip sorun yaşamak istemiyorsa ona şunu derdim: Sadece popüler kültüre sadık kal ve o sembolleri üzerinde taşı. Kimse seni yadırgamaz.
Varlığını tamamen onaylayacak ne olurdu?
Kendime ispatlamak için düşünüyorum öyleyse varım.
İdeal sosyallik anlayışın nedir?
Üç beş yakın arkadaş ve hoş sohbet.
Başka bir gerçeklikte kendine taktığın isim ne olurdu?
Mr. Infinity.
Küfre tutumun nedir?
Küfürle çok eğleniyorum. İlk medeni kişi, arkaik dönemde tetiklendiği bir şeye fiziksel olarak saldırmak yerine küfretmeyi tercih edendir.
İdeal birliktelik anlayışın nedir?
İdeal deyince garip oldu ama dürüstlük ve adaptasyon üzerine kurulu bir birliktelik olabilir.
Kendinde geliştirmek istediğin yanların hangileridir?
Bazen ufak çekingenlikler yaşıyorum, bu da alacağım aksiyonlarda bana engel oluyor. Bunun üstesinden gelmek isterim.
Özel bir gün olsaydın ne olurdun, tüm dünyada ne kutlanırdı?
30 Şubat’ta herkesin sokaklarda partileyerek ve sevişerek, gördüklerine çiçek ve çikolata dağıtarak kutlaması hoşuma giderdi.
Yaşadığın şehrin sanatına nasıl nüfuz ettiğini düşünüyorsun?
Mecaz ve katmanlarla.
Sanatın sana hangi süper gücü sağladığını düşünüyorsun?
Buzdağının görünmeyen kısmına dalabiliyorum ancak geri dönüşü yıpratıcı olabiliyor.
Senin kişisel süper kahramanın kim ve neden?
Süper kahramanları samimi bulmuyorum. Hepsi totaliter bir sembol ve toplumları çok net manipüle edip kitleleri çatışmaya itiyorlar. Süper kahramana ihtiyacım yok. Kahraman bekleye bekleye amip gibi yaşar olduk. Kimsenin kendisinden başka bir kahramana ihtiyacı olduğunu sanmıyorum.
Fotoğraf: Abdullah Yazıc
Röportaj: Sevtap Tuzcu
Sayfa Tasarımı Uygulama: Batu Kantarcı
Sayfa Tasarımı: Studio Pul
Video İçeriği / Video: Batu Kantarcı