EMİNE NURSEL TURAN
3DEmine Nursel Turan, tasarım serüvenine 1978 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi'nde Gemi İnşaat Mühendisi olarak başlamıştır. Ancak zamanla odak noktası değerli mücevher ve obje tasarımına kaymıştır. GIA (Gemological Institute of America) gibi prestijli bir kurumda mücevher tasarımı ve kuyumculuk eğitimi aldıktan sonra, Türkiye'nin önde gelen mücevher firmalarında çalışarak tecrübe kazanmıştır.
2000'li yılların başında, genç Türk tasarımcı ve sanatçılara kendilerini tanıtma ve sergileme fırsatı sunan aCCenturC design gallery fikrini hayat geçirmiştir. Öncelikle İstanbul'un Çukurcuma semtinde, daha sonra ise Nişantaşı'nda faaliyet gösteren bu galeri, yeni yeteneklerin sanat dünyasındaki varlıklarını güçlendirmelerine yardımcı olma misyonu üstlenmiştir.
Emine, son yıllarda içinde yaşadığı doğal ortamdan ilham alarak yaratıcı süreçlerine devam etmektedir. Çocukluğundan hatırladığı babasının marangoz atölyesinin kokusunu ve anılarını canlandırarak doğal ahşap panolar ve masa üstü objeleri üretmektedir.
Tasarım ve sanatın farklı boyutlarını keşfederken, dönemsel kişisel sergiler, etkinlikler ve davetlerle sanatseverlerle buluşmayı sürdürmektedir. Emine’nin çalışmaları, hem zanaatın inceliğini bir kuyumcu titizliği ve özeni ile, hem de sanatın yaratıcı duygusunu yansıtarak ilgilenenlere farklı deneyimler sunmaktadır.
Sanat, malzemelerin diliyle konuşan bir sihirdir. Her gün, çelikten altına, camdan pırlantaya, kağıttan ahşaba kadar uzanan bir yelpazede yeni malzemelerle buluşmak, benim için yaratıcılığın en güçlü ifadesidir.
Her bir farklı malzeme, hayal gücümle şekillenen düşünce dünyasının kapısını aralar ve içindeki kıvılcımı ateşleyerek, hayal gücümü gerçeğe dönüştürme sürecinde birer araç olur. Farklı malzemelerin taşıdığı eşsiz potansiyeller benim dünyamda yeni eserler yaratmak için eşsiz birer ilham kaynağıdır.
Benim görüşüme göre bir sanatçının en büyük yol arkadaşı, kendini keşfetme yolculuğudur. Kimlik arayışı içinde duygusal engelleri aşmak, yaratıcılığın akışını serbest bırakır. Sonsuz olasılıklarla dolu olan bu deneyim, her eseri kişisel bir anlatıma dönüştürür. Malzemelerin sunduğu farklı diller ve formlar, anlatmak istediğimiz hikayeleri, hisleri ve düşünceleri canlandırır.
Ben, Emine, sürekli olarak kendini yenileyen, değiştiren ve dönüştüren bir varlık olurken, yaratma tutkusuyla besleniyorum. Ve işte tam burada da sanat, sadece estetik bir deneyim değil, aynı zamanda bir keşif yolculuğu olmaya dönüşüyor.
Her yeni eser, kendimizi yeniden tanımladığımız, duygu ve düşüncelerimizi dışa vurduğumuz bir platformdur. Kendi iç dünyamıza yaptığımız işbu yolculuk, ilgilenelere de sizinle derin bir bağ kurma fırsatı sunar.
Sanatçı, malzemelerin dansında kendisini bulurken, izleyiciyi de bu büyülü dünyaya davet eder.
Emine Nursel Turan, tasarım serüvenine 1978 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi'nde Gemi İnşaat Mühendisi olarak başlamıştır. Ancak zamanla odak noktası değerli mücevher ve obje tasarımına kaymıştır. GIA (Gemological Institute of America) gibi prestijli bir kurumda mücevher tasarımı ve kuyumculuk eğitimi aldıktan sonra, Türkiye'nin önde gelen mücevher firmalarında çalışarak tecrübe kazanmıştır.
2000'li yılların başında, genç Türk tasarımcı ve sanatçılara kendilerini tanıtma ve sergileme fırsatı sunan aCCenturC design gallery fikrini hayat geçirmiştir. Öncelikle İstanbul'un Çukurcuma semtinde, daha sonra ise Nişantaşı'nda faaliyet gösteren bu galeri, yeni yeteneklerin sanat dünyasındaki varlıklarını güçlendirmelerine yardımcı olma misyonu üstlenmiştir.
Emine, son yıllarda içinde yaşadığı doğal ortamdan ilham alarak yaratıcı süreçlerine devam etmektedir. Çocukluğundan hatırladığı babasının marangoz atölyesinin kokusunu ve anılarını canlandırarak doğal ahşap panolar ve masa üstü objeleri üretmektedir.
Tasarım ve sanatın farklı boyutlarını keşfederken, dönemsel kişisel sergiler, etkinlikler ve davetlerle sanatseverlerle buluşmayı sürdürmektedir. Emine’nin çalışmaları, hem zanaatın inceliğini bir kuyumcu titizliği ve özeni ile, hem de sanatın yaratıcı duygusunu yansıtarak ilgilenenlere farklı deneyimler sunmaktadır.
Sanat, malzemelerin diliyle konuşan bir sihirdir. Her gün, çelikten altına, camdan pırlantaya, kağıttan ahşaba kadar uzanan bir yelpazede yeni malzemelerle buluşmak, benim için yaratıcılığın en güçlü ifadesidir.
Her bir farklı malzeme, hayal gücümle şekillenen düşünce dünyasının kapısını aralar ve içindeki kıvılcımı ateşleyerek, hayal gücümü gerçeğe dönüştürme sürecinde birer araç olur. Farklı malzemelerin taşıdığı eşsiz potansiyeller benim dünyamda yeni eserler yaratmak için eşsiz birer ilham kaynağıdır.
Benim görüşüme göre bir sanatçının en büyük yol arkadaşı, kendini keşfetme yolculuğudur. Kimlik arayışı içinde duygusal engelleri aşmak, yaratıcılığın akışını serbest bırakır. Sonsuz olasılıklarla dolu olan bu deneyim, her eseri kişisel bir anlatıma dönüştürür. Malzemelerin sunduğu farklı diller ve formlar, anlatmak istediğimiz hikayeleri, hisleri ve düşünceleri canlandırır.
Ben, Emine, sürekli olarak kendini yenileyen, değiştiren ve dönüştüren bir varlık olurken, yaratma tutkusuyla besleniyorum. Ve işte tam burada da sanat, sadece estetik bir deneyim değil, aynı zamanda bir keşif yolculuğu olmaya dönüşüyor.
Her yeni eser, kendimizi yeniden tanımladığımız, duygu ve düşüncelerimizi dışa vurduğumuz bir platformdur. Kendi iç dünyamıza yaptığımız işbu yolculuk, ilgilenelere de sizinle derin bir bağ kurma fırsatı sunar.
Sanatçı, malzemelerin dansında kendisini bulurken, izleyiciyi de bu büyülü dünyaya davet eder.